MURAT AYTULUM
Başarılı tasarımcı Murat Aytulum ile markası hakkında gerçekleştirdiğimiz röportajımız sizlerle. Murat Aytulum kimdir? Marka hikayesi, pazarlama & satış stratejisi ve dahası...
by Gizem Şakar 27/06/2020
Marka sahibi olarak kendinizden bahseder misiniz?
İZMİR doğımluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekor-Kostüm Tasarımı bölümü mezunuyum. Profesyonel hayata adım attığım andan bu yana İSTANBUL’da yaşıyorum.1998 yılında aldığım bir yarışma ödülü sonrasında deri tasarımı yapmaya başladım, ardından yaşadığım bir çok tecrübe ve deneyimler sonrasında 2010 yılında kendi ismimle kurduğum markamla tasarımcı kimliğimi yansıtmaya çalışıyorum.
‘’Murat aytulum’’ markasının kuruluş hikayesinden bahseder misiniz?
Ütopyalar gerçekleşmesi imkansız toplum tasarıları olarak bilinse de bence imkansız değiller. Marka olma veya marka yaratma fikri benim çocuk denecek yaşlarda kurduğum bir ütopyaydı. Bir şeyi çok, çok isterseniz aldığınız kararlarla, eğitimle ve tecrübelerle hayallerinizi veya ütopyalarınızı gerçekleştirebilirsiniz. Doğru eğitim, mesleğinizi yapabileceğiniz doğru nokta (İSTANBUL), doğru insanlar ve doğru atılan adımlar markalaşma sürecimin açılımı aslında…"BEN ARTIK ÖZGÜR OLABİLİRİM’’ dediğiniz noktada kendi kanatlarınızla uçmaya başlayabilirsiniz. Maddi ve manevi kendime olan inancımın en yüksek olduğu yerde marka hikayem başladı. Küçük adımlarla büyük hedeflere doğru…
Markanın doğrudan veya dolaylı olarak istihdama katkısı nedir?
‘’MURAT AYTULUM’’ her yıl iki sezon olmak üzere koleksiyon tasarlayan, üreten ve bunu pazarlayan bir marka. İstikrarlı olarak katıldığımız MBFWİ kapsamında yaptığımız defilelerde ve öncesindeki aşamalarda atölye çalışanlarından başlayarak saç-makyaj ekipleri, modeller, pr ajansları, koreograf, ve stylingden moda fotoğrafçılığına sürece dahil çok fazla iş kolunun istihdam potansiyeline katkı sağlıyoruz.
Hitap ettiğiniz müşteri kitlesi nedir?
Güçlü bir markanın en temel özelliği sadık bir tüketici kitlesi oluşturabilmektir. Marka imajının kalitesi, müşteri grubunun kalitesiyle doğru orantılıdır. Türkiye, Ortadoğu ve Rusya pazarında belli noktalarda koleksiyonlarımıza ulaşılabiliyor. MURAT AYTULUM, yüksek beğeniye sahip, farklı olmayı ve fark yaratmayı seven, her şeyden önce DERİ seven bir müşteri kitlesine sahip.
‘’Murat aytulum’’olarak dönüşmek istediğiniz şey nedir? Hedefleriniz nelerdir?
Küçük hedefler koyup ilerlemek büyük hedeflere götürür. Bu yola çıktığım zamanla şu zaman arasında çok şeye dönüştüm aslında. Her koleksiyonu bir öncekinden daha iyi yaparak marka kimliğiniz sürekli dönüşüyor zaten .O zaman büyük gördüğüm hedefler artık çok küçük …bundan on yıl sonra neye dönüşeceğimi bende merakla bekliyorum. İnsanların üstünde ne kadar çok Murat Aytulum tasarımı görürsem hedeflerime o kadar yaklaşmış hissedeceğim kendimi.. Bu da uzun bir süreç, daha fazla çalışmak, daha fazla tasarlamak ve üretmek. Daha bilinir olmak adına uluslararası platformda da moda haftaları ve fuarlara katılıp hem kendi markamı hem de türk modasını dünyaya göstermek…
Müşterilerinize hangi kanallar aracılığı ile ulaşıyorsunuz? Pazarlama ve satış stratejileriniz nedir?
Deri giymeyi seven ve marka kalitemizle örtüşen saygın ve sadık bir müşteri grubumuz var. Daha görünür olmak adına katıldığımız MBFWİ organizasyonunun ve belli zamanlarda katıldığımız fuarların katkısı bunda çok büyük. Ayrıca müşteri artık ulaşmak istediğinde sosyal medya dahil her noktadan ulaşabiliyor. Markamızın ürün grupları pahalı ve lüx diyebileceğimiz türden. Çünkü ana metaryelimiz DERİ.. Her bütçeye göre olamasa bile marka fiyat politikamızı geniş ve daha satın alınabilir tutmaya çalışıyor, alıcıya seçenekler sunuyoruz.
Koleksiyonlarınızı belirleme sürecinden bahseder misiniz? Ürünleri belirlerken nelerden ilham alıyorsunuz?
Koleksiyonlarımda sosyal ve toplumsal mesajlar vermeyi severim. Çoğunlukla da tercih ederim. Aslında insana ait olan tüm duygulardan, dünyevi sorunlardan ve sorun gördüğüm birçok olaydan etkileniyorum ve ilham alıyorum. Son dönemde ise daha çok geçmişimden ve kendi yaşantımdan…Moda bir sanat dalıdır ve her sanat dalının bir anlatım dili olduğunu düşünürsek moda tasarımı yapmakta benim kendimi ifade etme biçimim. Anlatım dili ve koleksiyona ait hikayenin ya da mesajın karşı tarafa geçmesi önemlidir. Tasarımlar tamamen bir hikaye üzerine kurulur. Bir koleksiyonunda aslında giriş –gelişme ve sonucu vardır. Ürünlerin ve tercih edilen renklerin, kullanılan aksesuarların ve her şeyin bir anlamı vardır. Çok hassas ve uzun bir hazırlanma süreci yaşanır. Tasarlanan ürünler belirlenirken hikaye ile birlikte ticari kaygılarda devreye girer ve genel olarak giyilebilirlik ve satılabilirlik kuralları çerçevesinde hazırlanır.
Hedef kitlenizi tam olarak nasıl tanımlarsınız?
Güçlü ve özgün bir marka algımızın olduğunu düşünüyorum. Öncelikle hedef kitlemiz HERKES değil…Daha seçici, marka kalitesiyle uyumlu ve farkındalık yaratmayı seven bir profil…
Türkiye’de tasarımcı olmanın zorlukları ve avantajlarından bahseder misinzi?
Her meslek alanında olduğu gibi moda tasarımcısı olmanında zorlukları var tabii ki. Bunu bir yaşam biçimi olarak kabul ederseniz sisteme ayak uydurmanız ve zor taraflarını görmezden gelmeniz her şeyi kolaylaştırıyor aslında. Neticede bir şeyler üretmek keyifli. Her şeyin hızlı tüketildiği ve yok edildiği bir dünyada sürekli kendi kimliğinizden bir şeyler katarak üretiyor olmak asıl zor olan tarafı sanki.. Türkiye coğrafik konumu dolayısıyla çok ilham verici. İSTANBUL zaten en büyük ilham kaynaklarımdan biri. Yaratıcılığı tetikleyen bir atmosferde nefes almak, birçok şeyden ilham alabilmek ve bu topraklarda yaşamak çok büyük avantaj. Ancak ülkemizde moda tasarımcısının ve yaratıcılarının devlet tarafından diğer ülkelere kıyasla teşvik edilmemesi ve destek görmemesi benim gibi kendi markasını finanse etmek durumunda olan birçok tasarımcının yaşadığı bir dezavantaj
Geldiğiniz noktada markanızı tanımlarken hedefleriniz ile şu anki konumunuz ne derece uyuşuyor?
Hedefler hiç bitmeyecek.. Bir koleksiyon biter, diğeri başlar ve siz hep daha güzelini yapmak istersiniz. Ulaşabildiğiniz her şeyin daha ötesine ulaşmaya çalışırsınız. Büyük hedeflere ulaşmak için her zaman daha yolun başında gibiyim…
Hayatınızı etkileyen özel kişiler ve/veya düşünce akımları var mı?neler;kimler?
Dünyada insanoğluna kendisinden başka yol gösterecek kimsenin olmadığını, insan kıymetinin kendisi ile var olduğunu savunan ve ‘’BEN’’ düşüncesinden yola çıkan varoluşçuluk akımını benimseyen bir tasarımcıyım. Sanat akımları, sanat dalları, düşünce akımları çoğu zaman kendimi anlatım şeklinde kullandığım bir araç. Tiyatro, heykel, resim, mimari veya grafik gibi birçok sanat dalı tasarımcılar için farklı ilham kaynakları. Pret Mondrian’ın resim stili, sadeleştirme yeteneği ve 3 renkle kendini ifade etme şekli SS20-NO34 koleksiyonumuzunda çıkış noktasını oluşturur. Tiyatro, eğitimini de aldığım ve koleksiyon anlatımlarımda sıkça kullandığım, anlatım şeklimide destekleyen başka bir sanat dalı
Markanızdaki şu ana kadar en beğendiğiniz koleksiyon hangisiydi?
Her koleksiyon hikasiyle bir şey anlatır ve ifade eder. Hiçbir koleksiyonumu diğerinden ayırmak istemem fakat manevi anlamda ve çok güçlü duruşuyla MBFWİ kapsamında sergilediğim AW15/DEPRESSİON koleksiyonumuz her zaman kalbimin başka bir yerindedir. Tecrübelerimin, ustalığımın, deri işçiliğinin ve tekniklerinin çok yüksek standartlarda uygulandığı SS20/NO34 koleksiyonu en sevdiklerimdendir.
Markanızdaki sıçrama taşı sizce nedir?markayı büyüten detay. A-ha moment de diyebiliriz.
El işçiiliği kullanarak yaptığımız Grafittili ceket ve gömlekler ve Duomo katedralinde Türk Derisini tanıtım amaçlı kullanılan tasarım markamızı büyüten detaylar..
Müşterileriniz için yarattığınız en büyük değer nedir?
Ben deri tutkunu ve deriye aşık bir tasarımcıyım. Tasarım yada moda yapmak benim için bir yaşam şekli. Doğal olarak işimi büyük bir aşkla yapıyorum ve bu enerji yaptığım her tasarıma yansıyor. Mesleğime gösterdiğim bu özen ve değer müşterilerime verdiğim değerle doğru orantılı. Her koleksiyonumu bir sanat eseriymiş gibi işlemek ve onu müşteri kitlemize sunmak en büyük tatmin biçimim. Bu özenin anlaşıldığını görmek ya da bilmek markamız adına sevindirici.
Marka kuruluş ve büyüme aşamalarındaki size en çok zorlayan challenge’lardan bahseder misiniz?
Marka yaratmak gerçekten çok engebeli, keskin dönüşler gerektiren, uçsuz bucaksız bir yol. Uzun vadeli enerji gerektiren bir süreç… Her şeyden önce bir strateji gerektirdiği gibi en önemli konular ekip oluşturma, hedef kitlesini ve fiyat politikasını belirleme aşamalarıydı. Ekip bünyenizde veya değil belli bir yatırım gerektirir ve bu yatırım bizim gibi küçük ölçekli markalar için çok değerlidir. Doğru fiyat politikası markanın oluşum sürecinde önemlidir çünkü marka başarısı bununla ilişkilidir. Başarılı bir şekilde marka oluşturmanın en önemli kısmı markanın kendini nereye konumlandırdığını belirlemesi ve hedef kitlesini oluşturmasıdır. Tüm bunların yanında konfeksiyon kalitesini belli bir standarta oturtma sürecide zorlayıcıydı.
Giymekten keyif aldığınız türk markaları var mıdır? Varsa hangilari?
Marka takıntım hiç olmadı. ’’Tasarımcı giyinmez, giydirir’’ mantığını benimseyen bir tasarımcı olarak giyim tarzımda belli kurallarım olduğunu ve bunları aşamadığımı üzülerek söylemek isterim. Zorunlu durumlar olmadığı sürece rahat şeyler giymeyi tercih ederim. Özellikle severek giydiğim ve sürekli takip ettiğim ayakkabı markası NİKE’dır. Son birkaç yıldır İstanbul ‘daki vintage mağazalarından giyiniyorum.
Son olarak.bir moda markası kurma hayali olan genç girişimcilere önerilelriniz nelerdir?
Marka kurmadan önce finansı güçlü bir marka bünyesinde kendilerini deneyimlemelerini ve uzun bir süre işin sahne arkasını tecrübe etmelerini öneririm..Yeni mezunların veya genç girişimcilerin ticari hayata başladıklarında takındıkları aceleci ve anlamsız tavrı hiç doğru bulmam. Daha sabırla, yorulmak bilmeden çalışarak koydukları hedeflere ulaşabilirler. Sabır, merak ve hırs kavramlarını yaşamlarında doğru kullanırlarsa marka olma hayalleri gerçekleşebilir.