Bugünlerde bir mağazaya girerseniz, satın alma niyetiniz olsa da olmasa da ne aradığınızı izlemek, konumunuza ulaşmak – bir akıllı telefonunuz varsa- ve yaş grubunuzu, cinsiyetinizi çıkartmak ve alışveriş yapan kişinin davranışlarını analiz etmek için yararlı olabilecek diğer her şey için kameraları kullanan teknolojinin bulunma şansı var.
California’da, 2020’de, işletmelerin tüketicilerden topladıkları veya toplamadan önceki müşterilerin kişisel bilgilerini, örneğin girişte belirgin işaretler gibi, hangi kişisel bilgileri alacaklarını açıklamalarını gerektiren yeni bir devlet yasası yürürlüğe girdi. Bu, alışveriş yapanların kendileri hakkında hangi verilerin toplandığını talep etme ve silinmesini isteme ve bir işletmenin onu satmasını yasaklama hakkı olduğu anlamına geliyor.
California Tüketici Gizlilik Hareketi (CCPA) olarak adlandırılan teknoloji yayını Wired, yasaların çevrimdışı veri toplama için de geçerli olduğunu belirtti. Wired’a göre California yasası kişisel veriyi, GDPR’nin tanımlamadığı gibi, ev veya aileye ait veriler de dahil olmak üzere tanımlıyor.
CCPA aynı zamanda şirketlerin kişisel verileri nasıl sattığının detayına ve tüketicilerin herhangi bir satıştan vazgeçmelerine, geniş bir “satış” tanımını kullanarak, istiyor. Müşterilerin değer verdiği sadece istilacı teknolojinin gizliliği değildir.
Harvard Business Review'da yayınlanan bir araştırmaya göre, alışveriş yapanlar mağazadayken belirli bir gizlilik düzeyini tercih ediyorlar ve bu gizlilik üzerinde kontrol sahibi olmak istiyorlar. Bu, yalnız kalma tercihinin yanı sıra gerektiğinde yardım alabilmek için bir tercih anlamına geliyor. Satış asistanları alışveriş davranışını olumsuz yönde etkiliyor: Alışveriş yapan kişilerin, başka bir kişinin kendilerine çok yakın olduğunu düşünmeleri durumunda bir ürünü satın alma olasılıkları yüzde 25 daha az. Kimse baskıcı bir personel veya gizli bir teknoloji tarafından gözetlenmek istemez.