Giderek artan markalar, sosyal medya reklamlarına karşı olan yaklaşımlarını yeniden düşünüyor ve ayırdıkları bütçeleri de tekrardan ele alıyorlar. Fakat yine de henüz startup aşamasında olan markalar için sosyal medyalar, özellikle Instagram vazgeçilmez bir mecra olarak karşımıza çıkıyor. Bu platformlarda harcanan bütçelerinin geri dönüşlerinden markalar oldukça endişeli.
Markalar, direkt email ile müşterilere ulaşma ya da açık hava reklamcılığı konusunda dijital mecralardakinden daha fazla bütçe harcıyor.
Instagram'ın ABD'deki reklam gelirleri 2018'de 6.1 milyar dolarken, 1 yıl içerisinde %52 yükselerek 2019'da 9.5 milyar dolar civarlarına yükselmeyi başardı. 2020 yılında beklenen gelir 13.9 milyar dolar, 2021 yılında beklenen gelir ise 18.2 milyar dolar olarak belirlendi.
Instagram'da artık her 3-4 paylaşım ve hikaye sonrasında reklam görür olduk. Günlük olarak kaç farklı reklama maruz kaldığımızı düşününce bu reklama bakmak, ya da bu reklamların ilgisini çekme olasılığı bir hayli düşük seviyelerde. Markaların bunun bilincinde olmasına rağmen hala aksiyon almamaları, Instagram'dan bekledikleri dönüşü alamamalarına sebep oluyor. Bu da markaları farklı platformlar kullanmaya itiyor.
Markalar, aynı reklamı defalarca aynı kişilere gösterebiliyor. Bu hem markanın imajını zedeliyor hem de etkileşimlerin düşmesine sebep oluyor. Bununla birlikte artan maliyetler de markaları zorlayabiliyor. Adobe Digital Insight'a göre, ortalama dijital reklamın maliyeti 2 yıl öncesine göre %12 daha fazla. Adobe, markaların dijital reklam harcamalarını son 2 yılda %42 oranında artırdığını, ancak aynı markalara yapılan ziyaretlerin, etkileşimin yalnızda %11 oranın arttığını belirtti. Facebook ise bu rakamlara itiraz ederek, reklam başı ortalama fiyatın %4 oranın düştüğünü ve reklam gösterimlerinin %33 oranında arttığını ifade ediyor.
Açık hava reklamcılığındaki durum ise, Zenith'in raporuna göre 2010'dan bu yana %35 artışla 2018'de 38 milyar dolara ulaştı.