Yeni kısıtlamalarla başa çıkmak, pandeminin zararlı etkilerini azaltmak ve ekonomik ve tüketici değişimlerine uyum sağlamak için şirketler, iş modellerini gelecekte kanıtlamak için değer zinciri boyunca yeni araçlar ve stratejiler getirmelidir. Bu yenilikler gündem koronavirüs olduğu için sadece bu tarz krizlerle değil, genel anlamı itibariyle krizleri en hasarsız biçimde atlatmak için olmalıdır.
Koronavirüs, her sektörde olduğu gibi moda endüstrisini de derinden etkiledi ve şirketleri eski çağdaki endüstri uygulamalarından hızla vazgeçmeye ve eğer ayakta kalmak istiyorlarsa yeni uygulamalara geçmeye zorladı. Bunu yaparken, eskimiş sistem için gereken gecikmiş güncellemeleri de ortaya çıkarmış oldu.
Zorunlu karantinalar ve sosyal mesafeli yaşam şirketlerin; üretimi durdurmak, mağazaları kapatmak, alternatif gelir akışları bulmak ve daha birçoğu gibi alternatif metodları sadece aylar önce deneme aşamasında olan stratejilerini hızlandırmaya ve işleyişe koymaya zorladı. Sanal moda şovları ve dijital şov odaları, canlı yayın alışverişleri, en yeni 3D tasarım araçları gibi gelecek planlamalarında yer alan bazı teknolojiler artık şirketlerin en büyük dayanakları haline geldi.
Tehlike anında camı kırdıran bu hamleler, markaların dikkatlerini nereye odaklayacaklarını belirlemeli ve daha uzun vadeli inovasyon yatırımları yapmalıdır. Kriz sırasında başarıyla uygulanan teknolojiler ve süreçler, sektörün geleceği üzerinde derin bir etkiye sahip olacaktır. Zamanla, müşteriler ve sektörün liderleri yeni uygulamaların faydalarıyla daha da iç içe olacaklar. Görünen o ki Asya, kilit yatırımcıları yeni fırsatlar konusunda bilgilendirmede başrol oynayacak.
Perakende fütüristi Doug Stephens Mart 2020'de, “İnovasyonun durmasına izin vermeyin, çünkü bu bir fırsat penceresi olabilir” diye uyarıda bulundu. “Bu süreci yaptığınız işi nasıl yaptığınızı yeniden keşfetmek, tüketicilere yeni alternatifler ve yeni değerler sunmak hatta kendi markanızı bile yeniden keşfetmek ile değerlendirin” dedi.