Asics yeni spor ayakkabı modellerini piyasaya sürmek için teknolojiyi kullanmaya başladı. Uluslararası bir etkinlik yapmanın imkansız olduğu şu günlerde Asics, Japonya genel merkezinde yapacağı sunumu sanal gerçeklik teknolojisinden yararlanarak yeniden oluşturdu ve hologramı izlemek için gazetecilere Oculus Quest başlıkları gönderdi. Sadece virüsün ilk çıktığı yer olan Asya kıtası değil başka yerlerde de teknoloji kullanımı artarak devam ediyor. Çinli showroom ajansı DFO, Paris Moda Haftası'nda Çin'deki alıcılara ulaşmak için canlı yayın özelliğini kullandı ve normalde Paris'e seyahat ederek etkinliğe katılacak kişi sayısını ikiye katladı. Bunun sonucunda 95%'i dijital olarak verilen siparişleri ile de ajansın satış hedeflerinin yüzde 80'ini vurdu.
Moda şovlarının 2020 takviminin ilk yarısından tamamen silinmiş ve 2020'nin son çeyreğinde yapılması planlanan etkinliklerin de hala asılı kaldığı bu süreçte moda döngüsü de gecikmiş bir kadans süreci yaşayabilir. Moda Haftalarının bu durumu sürdürülebilirlik ve yatırım açısından sektör için büyüyen bir acı noktası olmuş görünüyor. Online olarak gerçekleştirilen etkinliklere olan talep ve sonuç olarak hedeflenen sayılara ulaşılma yüzdeleri göz önüne alındığında yıl boyunca birden fazla şehirde birden fazla gerçekleştirilen "moda haftası" fikri de yeniden değerlendirilmeye alınacak diyebiliriz.
Modanın “bir sezonu atlaması” gerekliliği de temmuz ayında kış kıyafetlerinin satılması için teslimatları daha erken yapmak yerine sezonda ürün satmak açısından bir fırsat olarak değerlendirilebilir. Moda döngüsünü yeniden düşünmek, yeni dijital formatları benimseyerek endüstrinin geri kalanına örnek olarak gerçek değişimi katalizlemek ise büyük oyunculara kalmış. Sürdürülebilirlik kimlik bilgileri, indirim düşüşünden ortaya çıktıkça tüketicilerin güvenini ve cüzdanlarını yeniden kazanmanın bir yöntemi olarak kullanılacaktır.
İndirim düşüşünün bir sonucu olarak kaybedilen tüketicilerin güvenini ve dolayısıyla cüzdanlarını yeniden kazanmanın bir yolu da şirketlerin "sürdürülebilirlik kimlikleri" olacaktır.
Markalar, ortaya çıkan tüketici trendlerine entegre olarak ürünlerini de yenileyecek. Örneğin, Çinli marka Cosmo Lady, niş ürün konseptinden yararlanarak sağlık ile ilgili ana endişelere hitap eden antibakteriyel bir ürün geliştirdi. Ve bu hareket şirketin hisse senedi fiyatını yüzde 21 oranında arttırdı.
Etik değerlere dayalı mesajlar her zaman memnuniyetle karşılanır. Ancak bu etik değerlerin sözde kalmayıp faaliyetlerinde de uygulayan şirketlerin geleceğinin daha parlak olduğunu söylemek için kahin olmaya gerek yok. Hem tüketiciler, hem de çalışanlar dünyayı ve canlıları önemseyen şirketlerde çalışmayı ve bu şirketlerin müşterisi olmayı tercih edecektir. Moda endüstrisine baktığımızda dünyayı kurtarmaya çabalayan şirketler de tabi ki öne çıkacaktır. Bu kurtarma hareketi geri dönüştürülebilir ürünlerden hava kirliliğini azaltıcı fabrika faaliyetlerine kadar farklı alanlarda ve bölümlerde gerçekleşecek.
Aynı zamanda, satış, geri dönüşüm ve ileri dönüşüm (upcycling) gibi işlenmemiş ürünler üretmeye dayanmayan alternatif iş modelleri, sistemdeki yüksek stok seviyelerinden düşürmede zorluklar yaşayabilir. Ancak, küresel durgunluktan çok etkilenen tüketiciler her zamankinden daha düşük maliyetli ürünlere yöneleceğinden - en azından kısa bir süreliğine - satın alma kararlarında sürdürülebilirliği bir süreliğine daha az düşünebilirler.
Sonuç ne olursa olsun, sürdürülebilirlik mesajlarını özgün davranışlara ve titiz iç uygulamalara dayandırılmalıdır. Yeniliklerin devam etmesi için, pandemi öncesi ve sonrası dönem yaklaşımlarını uyumlu hale getirmek için gerekli önemli iş modeli ve süreç değişiklikleri ile markaların yol haritası ve çalışma yöntemlerine stratejik olarak tutturmaları gerekir. Moda oyuncuları, kriz sırasında en çok işe yarayan ve onlara en çok fayda sağlayan yenilikleri tanımlamalı, önceliklendirmeli, ölçeklendirmeli ve hızın önemli olduğu yeni bir dünyada test et ve öğren yaklaşımını uygulamalıdır.