× BRAND STORY MODA
Moda Haberleri Trend ve Stil Sokak Modası Radar Alışveriş DekorasyonTümü
HAYAT
Söyleşiler Spor Koçun Sağlık / Bakım Gezinti Mekanlar Sinema / Müzik Etkinlikler Kendin YapTümü
EXCLUSIVE MAGAZİN
Kırmızı Halı İlham Al Tarzı Ne ÜnlülerTümü
DEFİLEÜRÜN İNCELEMESİ
Hayat / Sağlık / Bakım

SEZGİSEL BESLENME İLE DİYETLERE SON VERİN!

Sonu gelmez diyetlerden, bitmeyen açlık hissinden ve sürekli kilo alıp vermekten çok sıkıldığınızı duyar gibiyim. Eğer bütün bunlara son vermek ve bedeninizi değil ruhunuzu beslemek istiyorsanız sizi bu dertten kurtaracak harika bir fikrim var!

by Yaren Akkaya 20/10/2019
Hayatımız boyunca, beslenme konusunda baskı altında hissediyor ve diyetlere başvuruyoruz. Kilo verebilelim ya da sonrasında o kiloyu geri alalım fark etmeksizin; bu süreçte yaşadığımız baskı psikolojimizi bozmaya yetiyor. İşte tam da bu noktada insanların dikkatli bir şekilde yemelerini ve vücutlarının ipuçlarına dikkat etmelerine önem veren, yeni bir beslenme felsefesi olan “sezgisel beslenme” ortaya çıkıyor. Sezgisel beslenme; tamamen vücudunu dinlemek ve yasaklara karşı koymaktan geçiyor.

'Bir kafeye gidersem, kahvenin yanında canım bir de tatlı çekecek.' diye kaç kere gitmekten vazgeçtiğinizi hatırlıyor musunuz? Ya da, doğum gününüzde bile pastanızı yiyemediğiniz o zamanları? İşte bunlar, diyetin baskıları ve bize dayattığı korkunç kuralların psikolojik etkisinden kaynaklanıyor. Diyetlerin bize sunduğu 'Onu yiyemezsin, şu zararlı.' gibi dayatmalar, aslında zaten sevmeyeceğimiz ya da sevmediğimiz yiyecekleri daha cazip oluyor. Normalde, aklımıza gelmeyecek olan bir yemek ya da tatlı, diyet döneminde inanılmaz çekici geliyor! Koyulan kurallar, bir süre sonra zorlaşmaya başlıyor. Kendimizi kapana kısılmış gibi hissediyoruz. 

Birçoğumuzun farkına varamadığı şey, açlık hissi ve enerji kullanımın beyin tarafından kontrol edildiğidir. Kilo vermede iradeden çok, dürtüsel diyebileceğimiz beynin sahip olduğu arka planda sürdürülen sistem işler. Beyin, kaç kilo olmamız gerektiğine dair kendince bir algıya sahiptir. Bu algı doğrultusunda vücut, belli aralıklardaki kilo alış-verişini normal kabul eder. Bu aralıkların dışına çıkıldığında ise, beyin bunu bir tehdit olarak algılar ve karşı çıkmaya çalışır. 



Nedir bu sezgisel beslenme? 


Sezgisel yemek yeme davranışı, dikkatin meditasyon şeklidir. Dikkatli yeme, deneyimleriniz, fiziksel ipuçlarınız ve yemeğe dair hisleriniz hakkında farkındalık yaratmakla ilgilidir. 

Sezgisel beslenme, çevresel ve duygusal motivasyonları hayatınızdan çıkarmak ve sadece fiziksel motivasyonlara güvenmektir. Aç olduğunuzu anlamak için mide gurultunuza veya düşen kan şekerinizle beraber gelen halsizlik, baş ağrısı gibi belirtilerini gözlemlersiniz. Daha yavaş yemeye dikkat eder ve beyninizin tokluk hissettiği anda yemeyi bırakırsınız. Ayrıca vücudunuz hangi besine ihtiyacı olduğunu söylediğinden canınız bir portakal ya da kırmızı et çektiğinde bu sinyallere uyarak dengeli beslenmiş olursunuz. Öğünleriniz pişmanlık ve suçlulukla değil hazla biter. 

Sezgisel beslenmede, diyetlerde olduğu gibi bir kısıtlama ya da koşul yoktur, bu sayede diyetin beraberinde getirdiği çoğunlukla psikolojik kaynaklı yeme bozuklukları ortadan kalkar ve vücudun ihtiyaç duyduğu her türlü besinin içeri girmesi sağlanır. Kalorileri saymak, yiyecekleri kötü yerine iyi olarak sınıflandırmak yerine, açlıklarınızı ödüllendirmek, tokluğa saygı göstermek ve diyet zihniyetini reddetmek için çaba harcanması gerekir.

Sezgisel yeme ile birlikte dikkatli bir şekilde yiyerek dikkatinizi geri kazanabilir ve kasıtlı bir şekilde hareket ederek yavaşlayabilirsiniz. Ayrıca, fiziksel açlık ve doygunluk ipuçlarını algılama yeteneğiniz artar, duygusal ve fiziksel açlığı ayırt edebilir hale gelebilirsiniz. Aç olmadığınız halde mutlaka yemek yemek isteyen tetikleyicilerle karşılaşıyorsanız sezgisel beslenme sayesinde bu tetikleyiciler konusundaki farkındalığınızı arttırabilirsiniz. Dikkatli yeme, gıda ile ilgili tetikleyiciler hakkındaki farkındalığınızı arttırır ve size bunlara vereceğiniz cevabı seçme özgürlüğü kazandırır. 

Nasıl yapılır? 


Bu konuda uzman olan Kardelen C. Ergin'in de dediği üzere diyet polislerinden uzak durmalısınız. Akşam vakti canınız yemek yemek istiyorsa yiyin. Yanınızdaki insan size ne diyecek diye düşünmeyin. Zaten bir süre sonra, aslında bazı şeylerin vücudunuza fazla geldiğini, belki de o yediklerinizi o kadar sevmediğinizi ya da eskiden sevmediklerinizi sevdiğinizi anlayacaksınız. Yemek istediklerinizin tadını çıkarın, yerken keyfine varın. Bedeninizin neyi istediğini dinlemeyi zamanla öğreneceksiniz bu sebeple de kendinize biraz zaman vermelisiniz. Alacağınız ya da vereceğiniz birkaç kilo sizi etkilememeli. Mümkünse bir süre tartılmayın. İstediğiniz saatte tamamen içinizden geldiği gibi beslenin. 

Duygularınızın sizi yemeğe yönlendirmesine izin vermeyin. Negatiften sizi sıfıra çekecek durumlarda yiyeceklere koşmayın. Sonrasında yaşadığınız pişmanlık sizin psikolojinizi bozacak. Sezgisel beslenmeye göre isteklerinizi keşfetmek oldukça önemli. Örneğin, bazen bir külah dondurma yemek sadece dondurma yemektir. Ancak bazen bazı duyguların üstesinden gelebilmek için yiyecekleri kullanırız. 

Duygu durum bozukluğu yaşadığınız anlarda yapılacaklar listenizi oluşturun. Bu bir dizi izlemek de olabilir, meditasyon da. Tamamen içinizden gelenleri dinlediğinizde, özgür hissedeceksiniz. Dayatmalara karşı duracak ve kimsenin size diyet polisliği yapmasına izin vermeyeceksiniz. Yediğiniz şeyleri vücudunuz zamanla eleyecek zaten. 

Sezgisel beslenmenin uzmanlarına göre açlık krizine girdiğinizde veya istediğiniz bir gıdayı tükettiğinizde “sinirli” mi, “mutlu” mu, “yorgun” mu yoksa “yalnız” mı hissediyorsunuz? Bu duygular ile açlığınız arasındaki bağlantıyı kurabiliyor musunuz? Bu durum oldukça önemli. Başlangıçta, bu noktalara odaklanmak için günde bir öğün seçmek iyi bir fikir olabilir. Mesela ilk olarak kahvaltılarınızda sezgisel beslenme alışkanlığını ilerletip sonrasında diğer öğünler için uygulamaya başlayabilirsiniz. 

Sezgisel yeme herkes için bir seçenek olmayabilir. Örneğin, güvenli gıdaya ulaşamayan kişilerin, vücutlarının içsel ipuçlarına öncelik vermesi ve bunlara cevap vermesi zor olabilir. Bir sonraki öğünü nerde, ne zaman ve ne kadar yiyeceğinizi bilmiyorsanız bu durum sizi fazla yemeye itebilir. 

Sezgisel beslenme yaklaşımı peşinde koşan insanlar için, genellikle bir öğrenme eğrisi vardır. Farklı yiyeceklerin ve yeme alışkanlıklarının sizi nasıl etkilediğini keşfetmek zaman alabilir. Örneğin yanlış beslenmek sizi suçlu hissetmek yerine merhamet göstermeye itebilir. Sezgisel yeme sırasında planladığınızdan daha fazla yerseniz kendinize kızmak veya kendinizle savaşmak yerine, kendinize karşı nazik ve meraklı bir tavır içerisinde olun. Neden planladığınızdan daha fazla yediğinizi ve bir dahaki sefere yeme deneyiminizi nasıl daha farklı yapabileceğinizi düşünün. 

Sezgisel beslenmeye, bu konuya ilgi duyan insanları, felsefe hakkında okumaya teşvik edebilir. Kalıcı değişimin anahtarı, yeni alışkanlıklar yaratmakta yatıyor. Yeme davranışı konusunu ele aldığımızda, yeme alışkanlıklarının sezgisel yeme kültüründen uzak, çocukluğumuzda öğrendiğimiz, otomatikleşen kalıplardan oluşmakta olduğunu görüyoruz. Kilo verme programlarının çoğunun uzun vadede işe yaramadığı da bilinen bir gerçek. Bu sebeple yeni yöntemler denemeli, biraz da ruhu beslemeyi öğrenmeliyiz. Sevgiyle.

Bu konu hakkında izlemenizi istediğim bir videoyu   buraya   iliştiriyorum.


ÖNERİLER