RÜŞTÜ ONUR
03 Ağustos 1920 – 02 Aralık 1942
Şiir, şair dendiğinde ilk aklıma gelen ender isimlerden. Ve “Kelebeğin Rüyası” ile bir çoğumuzun hayatına girdi, oysa ki O hayata çok önceden gelmiş ve göçmüştü, tabii ki fiziken. Ruhu ve kısa hayata sığdırdığı şiirleri, mektupları, en büyüğü ise Aşk’ı hala daha devam ediyor. Farklı dönemlerde nefes almış olsak da yaşadığı, yaşattığı, hissettiği ve hissettirdiği bize kadar ulaştı. Edebiyata vakıf olmanın en güzel yanlarından biri bu olsa gerek; ne hissediyorsan söylüyorsun daha da ötesine geçip ulaşabildiğin bir çok kişiyle de çekinmeden paylaşıyorsun.
Biyografiden uzak kalmaya çalışıp; şairin daha çok hayatına, hayatımıza neler kattığına değinmek istedim. Bu yüzden şu zaman doğdu, ilk okulu şurada, liseyi burada bitirdilere girmedim. Bunlara her yerde ulaşıyoruz zaten. (Diye düşünüyorum.) Şahsım olarak şunu belirtebilirim, bana en başta Rüştü Onur’u sonra da kendinden ötürü Mediha’yı kazandırdı. İsim olarak algılayıp geçmeyiniz lütfen; burada bir hayat, hikaye ve şu zamanda rastlayamadığımız daha doğrusu yaşayamadığımız Aşk var. Süre olarak çok kısa ama sığdırdıklarıyla verimli 22 yaş söz konusu. Düşünsenize; biz 22 yaşımıza kadar elle tutulur ne yaşamış ve sığdırmışızdır?Çok değerli Rüştü Onur’a dair daha çok sayfalarca yazabilirim ama sizi biraz da meraka düşürüp araştırmaya sürüklemek niyetiyle burada şiir ve virgülle bırakıyorum,
VEDA
Verin ellerinizi dostlar verin,
Bir başka iklime gidiyor gemim.
Verin ellerinizi dostlar verin,
Renklerle sesleri örüyor mevsim.
Bir başka limanda yelken ve direk
Bize unutturacak yolculuğu…
Ve belki de bir okyanus çocuğu
Bizi selamlayacak gülerek.