Pera selam. Biraz kendinden ve modaya başlangıç hikâyenden bahseder misin?
Modaya ne zaman merak sardığımı hatırlayamayacak kadar küçüktüm sanırım. Ama ilk kez ne zaman başka insanlar tarafından keşfedilmeye başladığımı sorarsanız; aynen dediğiniz gibi annemin bazen saatler süren alışverişlerini yapmasını beklerken mağazaların kasa kısmında ya da farklı alanlarında çizim yaparak; hatta bir de çizdiğim kıyafetlerin bulunduğu kağıt parçalarını astırarak ve bununla da yetinmeyip hazır müşteriler kasada iken, onları satarak diyebilirim. Çok iyi hatırlıyorum sırf bu yüzden İzmir’de birçok mağazada renkli boya kalemleri bulunurdu. Çünkü ancak bu şekilde haylaz Pera, uslu Pera’ya bürünebiliyordu.
Birçok insanın gardırobu eşyayla dolu ve hala almaya devam ediyorlar. Okurlarımıza ve bizi takip edenlere doğru alışveriş yapmanın püf noktalarından bahseder misin?
Bence doğru ve verimli alışverişin yolu, gerçekten hangi parçalara ihtiyacının olduğunu bilmekten geçiyor. Önce gardrop dönemsel olarak scanlenmeli ve neye ihtiyacının olduğu belirlenip eksikleri tamamlamalı; daha sonrasındaysa ihtiyaç dışı ama elbette ihtiyaç olarak adlandırmaktan yana olduğumuz parçaları satın almaya yönelmeli.
Şimdi de biraz güncel sorulara gelmek istiyorum. Ara mevsimde birçok insan giyinemiyor. Yani kalın ve ince giyinmek arasında kalıyorlar. Ara mevsimde nasıl giyinilmeli?
Türkiye’deki geçiş mevsimlerini severim çünkü normal şartlarda giyemeyeceğiniz birçok kombinasyonu deneyimleme imkanı tanır insana. Halk arasında ‘Altı kaval üstü Şişhane’ olarak adlandırılan tabiri kastediyorum.:) Yani zaman zaman üşüsek de üşümüyormuş gibi yapılmalı; hafif terlesek de terlemiyormuş efekti yaratılmalı.
Gözlük modası her sezon değişiyor. Yeni gözlük almak ise bayagı pahalı bir yöntem. Sence nasıl bir yöntemle bu işin altından kalkabiliri?
Öncelikle şunu belirteyim: gözlük satın alırken hangi camların, çerçevelerin, renklerin ya da modelin trendy olduğunu umursamaksızın hangi gözlüğün tasarımına ya da yüzümdeki yarattığı enerjiye aşık olursam onu satın alırım. Benim için aşk, modadan önce gelir. Dolayısıyla sezon kavramını önemsemeyip bildiğini okuyanlardanım. Her sezon değişen gözlük modasına ayak uydurmanın en güzel yolu ise elbette vintage parçalardır. Zamansız, her daim asil ve değerli…
”Moda size yakışandır” sözüne katılıyor musun?
Giydiklerimizin önce ruhumuza sonra bedenimize hitap etmesi gerektiğini düşünüyorum. Ancak moda denen kavramı ’Yakışanı giymek’ şeklinde tanımlamak haksızlık olur. Ya da bu tabirden çıkardığımız genel anlamın dışında başka bir anlam söz konusu. Eğer yakışandan kastedilen şey kültürümüzün, yaşam tarzımızın, görüşümüzün ve zevklerimizin vücut hatlarımızı takip etmesine izin vermekse; Evet! ‘Moda size yakışandır.’
Perayaylali.com nasıl ortaya çıktı ?
Hani bazı anların üzerinden ne kadar vakit geçse de onu tüm detaylarıyla hatırlarsınız ve hatırlamaya da devam edecek olduğunuzu bilirsiniz ya; işte blog yazmaya başladığım gün de benim için öyleydi. Zamanı geriye saracak olursak, aylardan Haziran; yıllardan 2011’di. Yaşlardansa yeterince büyük olduğuma inandığım 15’imdeydim.
Amacın, çıkış noktan ve hedeflerin neler ?
Amacım daha çok gezmek; daha çok çekim yapmak; daha çok gözlemlemek ve daha çok yazmak. Hangi hedefime erişmek istersem isteyeyim bunun yolu ‘daha çok’ llardan geçiyor. O yüzden şimdilik tek hedefim ‘daha çok’.
Moda ve stil sizin için ne ifade ediyor ?
Moda kelimesinin tam olarak ne anlama geldiğini bilmiyorum. Ama ne hissettirdiğini biliyorum: Heyecan ve sürüklenme hissi ama bu sürüklenişte kesinlikle yalnız olmamak. Aynı hissi milyonlarca insanın da yaşadığının farkına varmak. Bu durumdan son derece keyif almak.
Stil ise, bu sürüklenişteki özgüsel sürüklenme şeklimiz.
Kendi stilini tamamlarken nelerden ilham alıyorsun?
Sanatla uğraşan insanlar bunu çok iyi bilir: ilham gerçekten nereden geleceği kestirilemeyen bir olgu. Bazen çocukluk anınızdaki saniyelik bir kesitten; birinin size söylediği bir sözden ya da tesadüfen kulağınıza takılan bir sözden; bir sanat galerisindeki sanat eserinden; izlediğiniz bir filmdeki karakterden; bir sanat akımından ya da düşünce akımından; radyoda çalan bir şarkıdan; doğadaki bir renkten; fotoğraftan; objeden…
Bana gelecek olursak, sıradan bir günde ilhamımın çıkış noktası gardrobum oluyor. Giymek istediğim temel bir parça belirleyip onun ruhuna ya da ona katmak istediğim ruha göre 2. ve 3. parçayı şekillendiriyorum. Giyeceklerimi bir önceki günden planlarken ya da özel bir etkinlik için öncesinden hazırlık yaparkense bir şekilde o kombinin ya da parçanın resmen üzerime üzerime geldiğini hissediyorum. Bazen telefonuma gelen bir indirim mesajıyla; bazen mağazadaki son kalan bedenin o kıyafet olmasıyla bazense yukarıda saydığım ilham çıkış noktalarından herhangi birinin gerçekleşmesiyle.
Stilinizin ” olmazsa olmaz ” parçaları var mı ? En çok nelere yatırım yapıyorsun?
Her ne kadar telefonlarımızla bütünleşmiş olsak da, kolumda saatim olmadan yaşayamam. Seçilen saatin modelinin ve tarzının o insanın kişilik özellikleriyle ve seçimleriyle ilgili minik tüyolar verdiğine inanırım. Bu nedenle benim için saat, son derece önem taşır.
Yanımda ihtiyacım olabilecek her türlü şeyi taşımak daha huzurlu hissettiriyor ihtiyacım olsun ya da olmasın. Bilgisayarım, hukuk ya da okuma kitaplarım, şarj cihazları, makyaj çantam, parfümüm… Bu nedenle stilimin olmazsa olmaz parçalarından bir ikincisi ise sırt çantaları.
Son olaraksa ayakkabılar! Rahat ve stil sahibi olmalılar.
Nasıl bir gardırobun var ? Giyecek hiçbir şeyim yok! diyenlerden misin, yoksa akıllı alışveriş yapan trend takıipcisi misin ?
Yalan söylemeyeyim; ‘Giyecek bir şeyim yok!’ kelimesini çokça kez telaffuz ettim. Bu kelime panik ve umutsuzluk ifadesidir ki dolap iyice karıştırılmadığı ya da buna zaman bulunamadığı anlarda yinelenir. Sanırım ben saydığınız o iki seçenek arasında gidip gelenlerdenim.
En sevdiğin renk ? Ve neden o renk?
Turuncu hariç bütün renkleri severim aslında; ama hepsinin bir yeri olmalı. Mesela mavi tonlarını çok sevmeme rağmen kıyafette pek tercih etmem. Onun yerine lacivertin asil durduğuna inanırım. Ya da sarıyı yalnızca kıyafetlerimde tercih ederim; dekorasyonda etmem. Yer konusunun dışında, en çok kullandığım ve bana huzur veren renklerse maskülen renkler. Griler, grimsi maviler, koyu maviler, uçuk maviler, mavimsi yeşiller, koyu yeşiller, yeşilimsi kahveler, kahvemsi bordolar, kahvenin her tonu ve siyah.
Türkiye’de ve dünya’da favori tasarımcın kim?
Türklerden: Ümit Ünal, Hakan Yıldırım ve Ece gözen
Yabancılardansa: Alexander Wang, Elie Saab, Ralph Lauren
Telefonunda kullandıgın moda uygulamaları var mı ? Var ise en çok hangi uygulamaları kullanıyorsun ?
Telefonum Android işletim sistemine sahip dolayısıyla modayla ilgili applere erişemediğimden uzağım.
Son olarakta ileride yapmak istediğin veya çalışmak istediğin projoler var mı ? Var ise bize biraz ipucu verebilir misin ?
Hukuk Fakültesi’nde okuyorum. Öncelikli hedefim sene kaybı yaşamadan okulumu bir an önce bitirmek. Bitirdikten sonraysa tıpkı şimdi olduğu gibi, blog’u ve avukatlığı bir arada götürmek. Belkide ilerleyen dönemlerde karşınıza bir derginin moda editörü olarak da çıkarım. Kim bilir…