Marka sahibi olarak kendinizden biraz bahseder misiniz?
Eda Burcu Şenel: Saint Michel Fransız Lisesi’nden mezun olduktan sonra eğitimime Istituto Marangoni Paris’te Fashion Business okuyarak devam ettim. Orada öğrenci olduğum dönemde Christian Dior gibi dünya markalarının showroomlarında stajlar yapma fırsatım oldu. Okulum bittiğinde Istanbul’a dönme kararı aldım. Birçok moda markasının genel yönetimi ve pazarlaması gibi alanlarda çalışarak kendimi geliştirdikten sonra Ece ile birlikte Queerlish'i kurma yolunda bir adım attık.
Ece Pişirici: Benim hayatım müzikle geçti diyebilirim. Bir yandan baterist olarak sahne alırken bir yandan Anadolu Üniversitesi'nde Fransızca Öğretmenliği eğitimime devam ediyordum. Eda ile tanıştıktan sonra İstanbul’a taşındım ve oyunculuk üzerine birçok projede yer aldım. Daha sonra Eda ile birlikte Queerlish’i kurmak için harekete geçtik.
Queerlish kuruluş hikayesinden bahseder misiniz?
Türkiye'deki queer bireylerin moda alanında güzel şeyler başarabileceğini göstermek istiyoruz. İleriye dönük gerçekleştirmek için sabırsızlandığımız birçok projemiz var. İsmimizin Queerlish oluşu ne kadar özgür ve korkusuz olduğumuzu ifade ediyor. Biz buradayız, varız.
Hitap ettiğiniz müşteri kitlesi nedir?
Her renkten, cinsiyetten ve yönelimden insana ‘insan’ olduğu için değer veren açık fikirli insanlara hitap ediyoruz.
Queerlish olarak dönüşmek istediğiniz şey nedir?
Queerlish, sevginin gücünden ve renklerinden ilham alan bir marka. Evrensel eşitliği, özgürlüğü ve görünürlüğü savunmak amacıyla ürünlerimizi bir araç olarak kullanıyoruz. Her biri ayrı hikayeden esinlenen koleksiyonlarımızı toplumsal konularda farkındalık yaratmayı amaçlayarak tasarlıyoruz. Dolayısıyla biz sadece bir marka değil, bundan çok daha fazlası olmayı hedefliyoruz.
Müşterilerinize hangi kanallar aracılığı ile ulaşıyorsunuz?
Instagram ve Youtube öncelikli kanallarımız.
Koleksiyonlarınızın hikayelerini belirleme sürecinden bahseder misiniz?
İlk koleksiyonumuz olan ‘Love is Love Collection’ ile aslında aşkın cinsiyeti olmadığını, nazik ve kibar olmanın, insan sevgisinin ve ne olursa olsun kendin olmanın önemini vurguladık. 10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü’nde duyurduğumuz ikinci koleksiyonumuz ‘Mental Health Collection’ ile toplumca üzerinde çok durmadığımız ruh sağlığı konusu özelinde farkındalık yaratmayı hedefledik.
Marka isminin hikayesi nedir?
Türkiye’de queer bir marka kurulacaksa, korkusuzca bu konunun arkasında duracak bir isim seçmek bizim için çok önemliydi. Bu yüzden markamızın isminde ‘queer’ ifadesinin geçmesini istedik. Bize göre ‘kuirce’ anlamını taşıyan Queerlish ismini markamıza koyduk.
Global bir moda markası kurma hayali olan genç girişimcilere önerileriniz nelerdir?
Bu zamana kadar çalıştığımız yerlerde öğrendiklerimiz, markamızda yapabileceğimiz ufak tefek ama sonucu büyük hatalardan kurtardı bizi. Bu nedenle deneyim kazanmak adına atacağınız her adım çok önemli.